6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremleri analiz eden Boğaziçili bilim insanlarının makalesi dünyanın en saygın bilim dergisi Science’ta yayımlandı. Araştırma bulguları Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Aslı Garagon ile Doç. Dr. Fatih Bulut’a göre depremlerin oluşum ve etkileşim süreçlerine yönelik aydınlatıcı bir vizyon sunuyor.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Aslı Garagon ile Doç. Dr. Fatih Bulut’un 6 Şubat’ta Kahramanmaraş depremlerine yönelik uluslararası iş birliğiyle yaptığı araştırma dünyanın en saygın bilim dergisi Science’ta yer aldı. Depremlerin hemen ardından uydu ve yer istasyonlarından gelen verileri vakit kaybetmeden incelemeye başlayan ekibin çalışması son yıllarda alanında en etkili araştırmalardan biri olarak görülüyor.
“YERYÜZÜNDEKİ TÜM VERİLERİ DEĞERLENDİRDİK”
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aslı Garagon, depremlerin hemen ardından ABD ve Almanya’dan bilim insanlarıyla bir araya gelerek mevcut tüm verileri titizlikle incelediklerini belirtiyor:
“6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta yaşanan iki büyük depremin hemen ardından başta Türkiye ve dünyada toplanan tüm verileri bir araya getirmeye başladık. Bu depremlerin, deprem fiziğini anlama açısından çığır açıcı etkisinin farkındalığıyla ABD’den San Diego ile Almanya’dan Ludwig Maximilians üniversitelerinden uzmanların iş birliğiyle yaklaşık üç ay kadar bu depremlerin meydana geliş ve etkileşim süreçlerini en ince ayrıntısına kadar anlamaya çalıştık.”
“BULGULAR BİLDİKLERİMİZİ BİR ADIM İLERİ TAŞIDI”
Bu bulguların deprem oluşum süreçlerini daha iyi anlamamıza ışık tutacağını da söyleyen Prof. Dr. Garagon öne çıkan bulguları şu sözlerle özetliyor:
“Hareketlenme Ölüdeniz ve Doğu Anadolu faylarının kesiştiği bölgede başladı. Narlı Fayı olarak bilinen, Ölü Deniz Fayı’nın en kuzeyi, 19 saniye içinde 40 kilometre kadar kuzeye doğru yırtıldı. Bu ilk yırtılma aslında 6.8 büyüklüğünde bir depreme tekabül ediyor. Daha sonra kuzeye sıçrayan bu hareket Doğu Anadolu Fayı’nı hem kuzey-doğuya, hem de güney-batıya doğru yırtmaya başladı. Yaklaşık 350 kilometrelik mesafe 90 saniye içerinde yırtılarak 10 metreye varan ötelenmeler oluşturdu. Yırtılma kuzey-doğuya doğru güney batıya nazaran daha hızlı gerçekleşti. Yırtılma devam ettikçe faya dik olan stres düşerek, komşu fay parçalarını da tetikleyerek harekete geçirdi. Bu süreç 7.8 büyüklüğünde bir depremle sonuçlandı. Yaklaşık 9 saat sonraki ikinci deprem de bu ilk depremin kabukta yarattığı değişimlerle tetiklendi. Doğu Anadolu Fayı’na komşu 150 kilometrelik bir fayı harekete geçiren 7.7 büyüklüğündeki bu ikinci deprem ’supershear’ dediğimiz hızlarda yırtılsa da ilginç bir şekilde Doğu Anadolu Fayı’nı teğet geçti.”
“KOMŞU FAYLAR BİRBİRİNİ TETİKLİYOR”
Projede yer alan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Bulut ise çalışma sayesinden deprem ve faylar arasındaki etkileşimi daha iyi anladıklarını ifade ediyor.
Fayların domino etkisi gibi birbirlerini tetikleyebildiği bilgisini paylaşan Doç. Dr. Bulut, “6 Şubat depremlerinin oluşum sürecini en ince ayrıntısına kadar ortaya çıkardığımız bu çalışmayla depremler ve faylar arası etkileşimi de daha iyi anlamaya başladık. Komşu fay parçaları eğer yeterince hazırlarsa hem statik hem de dinamik etkilerle bir domino etkisi gibi birbirlerini tetikleyerek çok büyük facialara yol açabiliyorlar. 6 Şubat 6.8 büyüklüğündeki Narlı Fayı’ndaki o ilk hareketle de son bulabilirdi. Ancak kırılmaya hazır halde bekleyen komşu fay parçaları sırasıyla tetiklenip harekete geçerek büyük bir faciaya neden oldu” değerlendirmesini yapıyor.
Uluslararası iş birliğiyle ortaya çıkan “7.8 ve 7.7 büyüklüğündeki Kahramanmaraş Depremlerinin Kompleks Dinamikleri” başlıklı araştırma makalesinin dünyanın en saygın bilim dergisi olan Science’ta yer bulmasının çok memnuniyet verici olduğunu belirten Doç. Dr. Bulut, bu sayede araştırma sonuçlarının daha geniş kitlelere ulaşarak temel bir bilgi haline geleceğini de ifade ediyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı